Nottingham Trent Üniversitesi ve Edinburg Üniversitesi tarafından ortaklaşa yapılan ve Nature adlı bilim dergisinde yayınlanan bir araştırma, diyet yapmadan kilo vermenin yollarına dair umut veren bir keşfe imza attı. Araştırmaya göre, ‘PHD2’ adlı genin yağ dokusundan çıkarılması vücudun daha fazla kalori yakmasını sağlıyor. Elde edilen bulgu, diyet yapmadan kilo vermenin kolay yolu olarak yorumlandı.
Diyet yapmadan nasıl kilo verilir?
Nottingham Trent Üniversitesi ve Edinburgh Üniversitesi’nden bilim insanlarının öncülüğünde yürütülen araştırmanın, tip 2 diyabet gibi sıklıkla obeziteyle birlikte gelen metabolik hastalıklara karşı korunmanın önünü açmasına yardımcı olabileceği umuluyor.
Çalışma, soğuk havalarda bizi sıcak tutmaya yardımcı olmak için aktive olan bir tür vücut yağı olan kahverengi yağ dokusunda yüksek seviyelerde bulunan ‘PHD2’ genine odaklandı. Kahverengi yağ dokusu; vücudun kalori yakmasına, kan şekerini ve yağ moleküllerini parçalayarak ısı yaratmasına ve vücut ısısını korumasına yardımcı olması ile biliniyor.
Araştırma, havanın daha serin ve oksijenin az olduğu yüksek rakımlarda insanların sıklıkla kilo verdikleri ve metabolizma hızlarının daha hızlı olduğu fikrinden yola çıktı. Ekip, çalışmalarını vücutta oksijen sensörü görevi gören ve kahverengi yağın düzenlenmesinde önemli rol oynayan PHD2 üzerine yoğunlaştırdı. Araştırmacılar, farelerin kahverengi yağındaki geni çıkararak, yağ üzerindeki yüksek irtifa etkisini taklit edebildiklerini ve dokuya daha düşük oksijen seviyeleri ulaştığında bunun “hipoksik” olduğuna inanmasını sağlayabildiklerini keşfettiler. Daha da önemlisi, araştırmacılar bu etkiyi sıcak bir ortamda, normalde kahverengi yağın bastırıldığı koşullar altında elde edebildiler.
Yağ yakan doku: Kahverengi yağ
Çalışma, önemli ölçüde daha fazla yemelerine rağmen, geni olmayan farelerin, geni taşıyan farelere göre ağırlıklı olarak daha fazla yağ ve %60 daha fazla kalori yaktığını gösterdi. Araştırmacılar ayrıca, gen olmayan farelerde tipik olarak fazla kiloyla ilişkili zayıf metabolik sağlık belirtilerinin bulunmadığını da gözlemledi.
Araştırmanın bir parçası olarak ekip ayrıca 5.000’den fazla katılımcının kanını analiz etti ve mide çevresinde daha fazla yağ taşıyanlarda PHD2 proteini düzeylerinin daha yüksek olduğunu ve genin artan metabolik hastalık riskiyle ilişkili olduğunu ortaya çıkardı. Ekip, oksijeni algılayan genin engellenmesinin vücuttaki tip 2 diyabet ve diğer metabolik bozukluklardan korunmasına yardımcı olabileceğini savunuyor.
Metabolizmayı hızlandırarak kilo verme yöntemi
Nottingham Trent Üniversitesi Bilim ve Teknoloji Okulu’nda araştırmacı olan başyazar Dr. Zoi Michailidou, “Kahverengi yağ, insanlarda soğuk havaya maruz kaldıklarında daha aktif olan özel bir tür kalori yakan dokudur” dedi. Şöyle dedi: “Yağ hücrelerinin oksijeni algılamasını sağlayan bir proteini kaldırarak, farelerde ve insan hücrelerinde, soğuk havaya maruz kalmadıklarında bile kalori yakımının gerçekleşebileceğini göstermeyi başardık.
“Bu proteinin etkisini azaltmak aşırı kiloluluk ile tip 2 diyabet arasındaki bağlantıyı koparabilir, bu da bulgularımızın bu hastalığa yakalanma riski yüksek olan kişiler için önemli olabileceği anlamına gelir.
“Henüz erken olmasına ve insanlarda daha fazla araştırma yapılmasına ihtiyaç duyulmasına rağmen, bu önemli proteini hedeflemek, metabolizmayı hızlandırarak ve sürekli diyet yapmaya gerek kalmadan kilo kaybını sürdürmek için yeni stratejiler ortaya çıkarabilir.”
Referans: Nottingham Trent University. Removing gene from fat tissue tricks body into burning more calories, study suggests (2024) Şuradan alındı: https://www.ntu.ac.uk/about-us/news/news-articles/2024/09/removing-gene-from-fat-tissue-tricks-body-into-burning-more-calories,-study-suggests
Son 200 yılın diyet trendleri
Viktorya dönemi tuhaf diyetlerinden, bitmek bilmeyen diyet modalarına… Rejim olgusunun tarihine dair her şey haberimizde. Küçük bir not: Listedeki diyetlerin birçoğunu evde denemeyin.
201820’ler – Su ve sirke Su ve sirke, kilo vermenin anahtarıdır. En azından 1820 yılında İngiliz şair Lord Byron’ın trend olan ilk diyeti popülerleştirmesinden sonra düşünülen buydu. Kilo vermek için yemekten önce bir bardak su içerisine 3 yemek kaşığı sirke koyup içmeyi tavsiye etmişti. Peki, işe yaradı mı? Eh, hala uygulanmadığına göre, işe yaramadığını farz edebiliriz. 1850’ler – Şeker ve nişasta Şeker ve nişastadan uzak durma yöntemi, 19. yüzyılın ortalarına dayanıyor; William Banting, Dr. William Harvey’e kilo vermek için tavsiyesinin ne olduğunu sorduğunda, aldığı yanıt bu olmuş. Banting, Harvey’in tavsiyesini uyguladıktan sonra 22 kg verince, tarihin ilk diyet kitabını yazmaya karar vermiş: Şişmanlık Üzerine Kamuya Hitaben Mektup. İlginç, değil mi? 1898 – Çiğnemenin gücü Annenizden, ağzınızdaki yemeği yutmadan önce iyice çiğnemeniz gerektiğini birçok kez duymuşsunuzdur; ancak bahse gireriz ki 100 kez çiğnemenizi beklememiştir. Hedef kilo vermek ise, Horace Fletcher böyle yapmanızı isterdi. Kendisi 19 kg vermiş ve bunu, lokmasını yutmadan önce 100 kez çiğneyerek başardığını iddia etmiş. “Çiğnemenin Üstadı” lakabını almış olmasına şaşmamak gerek. 1918 – Kalori saymanın doğuşu 1918 yılında, Lulu Hunt Peters, “Diyet ve Sağlık: Kalorilerin Anahtarı” kitabını yayımlamasıyla kalori saymayı popülerleştiren ilk insan olarak tarihe geçmiş. Nesiller boyunca diyet trendlerini etkileyeceğini kendi de tahmin edemezdi herhalde… 1925 – Lucky Strike 1925 yılında, sigara markası Lucky Strike, “Şeker yerine bir Lucky” sloganı ile reklam yayınladığında toplum çılgına dönmüştü. Sonuç olarak, 90’ların sonunda Kate Moss gibi ünlü kişilerin popüler hale getirdiği sigara diyetini… 1930’lar – Hollywood Diyeti Greyfurt diyeti olarak da bilinen Hollywood Diyeti, 1930’ların en önemli diyet trendlerindendi, 80’lerde de popülaritesini sürdürdü. Greyfurtun yağları aktif bir şekilde yaktığı iddiaları ile birlikte, insanlara, her öğünde bir greyfurt yemeleri gerektiği söylendi; ancak sonunda diyete daha fazla türde meyve eklenmesi gerektiği anlaşıldı. 1954 – Bağırsak Kurtları? 50’lerin ortalarında, opera sanatçısı Maria Callas, bağırsak kurdu diyeti ile 30 kg verdiğini açıkladı. Evet, parazitlerle dolu bir hapı yutuyorsunuz ve kurtların içinizdeki besinleri yemesini bekliyorsunuz ki kalçalarınız büyümesin. Sakın denemeyin uyarısında bulunmadan geçemeyeceğiz. 1963 – Kilo Avcıları Günümüzde hala yaygın olan nadir diyetlerden birisi. Kilo Avcıları, 1963 yılında, kendisini “Kurabiye takıntılı ve aşırı kilolu ev hanımı” olarak tanımlayan Jean Nidetch tarafından kuruldu. 2010 yılına gelindiğinde ise, Jennifer Hudson, meşhur puan sistemini uygulayarak 36 kg verdi. 1970 – Uyuyan Güzel Diyeti Evet, doğru duydunuz. Rivayete göre Elvis tarafından denenen bu diyet, sakinleştirici ilaçların ve uyku haplarının tehlikeli bir karışımından oluşuyor. Şöyle ki uzun süre boyunca uyuyorsunuz ve yemek yemek zorunda kalmıyorsunuz. Neyse ki günümüz kilo verme kültürü içerisinde yeri yok. 1972 – Karbonhidrata hayır! Meşhur Atkins Diyeti tam da bu yılda doğmuştu. Amerikalı Kardiyolog Robert Atkins, karbonhidrat tüketimini minimuma düşürüp yüksek protein ve yağ içerikli bir diyet uygulamayı savunuyordu. Birçokları için istenilen sonuçları vermiş olsa da (Kim Kardashian gibi), bir besin grubunu tamamen yasaklamanın sağlık açısından tehlikeli olduğunu iddia eden birçok uzman var. 1977 – Diyet ürünlerinin doğuşu 1977 yılında, Slimfast markalı diyet ürünleri, raflarda yerini aldı. Kullanıcılara, kahvaltıda ve öğle yemeğinde Slimfast tüketmeleri, devamında ise hafif bir akşam yemeği yemeleri tavsiye ediliyordu. 1981 – Beverly Hills Diyeti Beverly Hills Diyeti, 1981 yılında popülerleşti. Bir gecede diyet gurusu haline gelen Judy Mazel tarafından uydurulmuş bu diyet, insanları 10 gün boyunca yalnızca meyve yemeleri (bolca greyfurt), sonrasında ise kademeli olarak diğer besinlere başlamaları (protein ve karbonhidratları asla birlikte tüketmemek kaydıyla) konusunda bilgilendiriyordu. 1988 – Oprah Etkisi 7 yıl sonra, Oprah Winfrey, 38 beden kot pantolonu ile sette göründü ve tüm dünya çılgına döndü. Amerika’nın en ünlü kadını, Optifast adındaki bir sıvı diyetiyle 30 kg vermişti. Ancak sonraları, 4 ay boyunca bir lokma yemek yememenin ne kadar büyük bir hata olduğundan bahsetmişti; çünkü yalnızca iki hafta içerisinde, metabolizması diyet tarafından “vurulmuş”, kilolarını yeniden almaya başlamıştı. 1990’lar – Sahte gıdalar Düşük yağ içerikli gıdalar, tatlandırıcılar ve besin alternatifleri, 90l’arda patlama yaşamıştı; ancak 10 yıl sonra, 2000 yılında, uzmanlar, global obezite krizinin haberini verdiler. Tarihte ilk defa, yetersiz beslenen insan sayısı kadar obez insan vardı. İnsanlar, “düşük yağ içerikli” etiketinin, tatlandırıcılarla ve şekerle dolu anlamına geldiğini yeni yeni öğrenmeye başladılar. 1997 – Kan grubun nedir 1997 yılında, Kan Diyeti diye bir şey ortaya çıktı. Natüropati doktoru Peter D’Adamo tarafından topluma tanıtılan bu diyete göre, insanların kan gruplarına göre beslenmeleri gerekiyordu. Kan grubu A olan insanlar, vejetaryen diyetlere bağlı kalmalı, kan grubu 0 olan insanlar ise yüksek protein/düşük karbonhidrat diyetlerini uygulamalılar deniyordu. Kan grubu B olanlara ise dengeli bir hepçil diyet öneriliyordu. Bizim için fazla karışık. 2000 – Dukan Diyeti Doktor Pierre Dukan tarafından tasarlanan bu protein bazlı diyet, tıpkı Atkins Diyeti gibi geçmişte benzer şekilde kabul gördü. Pierre Dukan, diyetini 30 yıldır tanıtıyordu; ancak 2000 yılında Dukan Diyeti adıyla yayımladığı kitabı 7 milyon sattı, 14 farklı dile çevrildi ve 32 ülkede yayımlandı. İşin özü? Kısacası, diyet kapsamında “izin verilen” 100’den fazla besinden oluşan bir liste bulunuyor ve 4 aşama boyunca, önceden yasak olan gıdalara yavaşça yeniden alışmaya çalışıyorsunuz. 2002 – Mağara adamı düzeni 1975 yılından beri konuşulan Paleo Diyeti’nin varlığına rağmen, bu diyet, Loren Cordain’in çok satan kitabı Paleo Diyeti yayımlanana dek anaakımda yer bulamadı. Diyet, özünde, mağara adamı gibi beslenmeye dayanıyor – o zamanlar var olmayan hiçbir şeyi yememek. Kahvaltı, öğle ve akşam yemeği menülerinde sebzeler, meyveler, kuruyemişler, kökler ve et gibi. 2012 – Orucun gücü 2012, BBC’nin Ye, Oruç Tut ve Uzun Yaşa belgeselini yayınladığı yıldı. Bir anda herkes oruç diyetine sadakat yeminleri etmeye başlamıştı. 2014 – Yalnızca özsu 2014, özsu aracılığıyla arınmanın yılı. Beslenme uzmanları, blog yazarları ve gazeteciler, özsu diyeti yaparak vücudumuzu “detoks” moduna sokabileceğimiz ve bu şekilde hem kötü toksinlerden hem de istenmeyen kilolardan kurtulabileceğimiz konusunda ısrarcıydılar. Ancak yıl boyunca popüler olsa da insanlar yeniden yemeye başladıkları anda kilolarını geri kazandıklarını fark edince, diyetin anlamsızlığı anlaşıldı. 2016 – Sıfır şeker 2016, kesinlikle anti-şeker yılı oldu. Gittikçe daha fazla uzmanın şekerin yalnızca ağırlığımızı değil, sağlığımızı da etkilediğini görmesi ile şekerin diyetlerimizden uzakta kalması adına birçok önlem alındı. Şeker tüketimini bırakan yazar sayısı arttı, bazı şirketler yiyecek ve içeceklerindeki şeker miktarını azaltmaya dair adımlar attı ve bazı devletler şekerli içecek vergisini uygulamaya koydu. Evet, belli ki bu yılda da şekerden uzak duracağız…
Haber Kaynak : HTHAYAT.HABERTURK.COM
“Yayınlanan tüm haber ve diğer içerikler ile ilgili olarak yasal bildirimlerinizi bize iletişim sayfası üzerinden iletiniz. En kısa süre içerisinde bildirimlerinize geri dönüş sağlanılacaktır.”
GÜNDEM
12 Ekim 2024SPOR
12 Ekim 2024GÜNDEM
12 Ekim 2024SPOR
12 Ekim 2024SPOR
12 Ekim 2024GÜNDEM
12 Ekim 2024GÜNDEM
12 Ekim 2024